Herkes Bana mı Bakıyor? Sosyal Kaygının Görünmez Yükü

Bir topluluğa girdiğinizde, sunum yaparken veya sadece bir kafede sipariş verirken sanki herkes sizi inceliyor, her hareketinizi eleştiriyor gibi mi hissediyorsunuz? Eğer "Hata yaparsam rezil olurum" düşüncesi sosyal ortamlardan kaçmanıza neden oluyorsa, sosyal kaygı ile tanışmış olabilirsiniz.

Sosyal Kaygı "Utangaçlık" mıdır?

Hayır, sosyal kaygı basit bir çekingenlikten fazlasıdır. Bu, zihnimizde sürekli çalışan sert bir "iç eleştirmen" olmasıdır. Bu ses size; "Yanlış bir şey söyleyeceksin", "Sesin titreyecek", "Seni sıkıcı bulacaklar" diye fısıldar durur.

Sosyal Kaygı Yaşayanların Sık Yaşadığı Durumlar:

• Bir ortama girmeden günler önce o anın senaryosunu kafada kurmak.

• Konuşurken yüzün kızarmasından veya ellerin titremesinden aşırı korkmak.

• Olay bittikten sonra "Keşke şunu demeseydim" diye saatlerce (bazen günlerce) kendini yargılamak.

Küçük Bir Adım: Odağınızı Dışarı Çevirin

Sosyal kaygı bizi "kendi içimize" hapseder. Sürekli nasıl göründüğümüze, sesimizin nasıl çıktığına odaklanırız. Bir dahaki sefere bir ortamda gerildiğinizde, dikkatinizi kendinizden çıkarıp dışarıya verin:

• Karşınızdaki kişinin göz rengi ne?

• Arkadaki duvarda hangi tablo asılı?

• Konuşulan konunun detayları neler?

Dikkatiniz kendinizden dışarıya kaydığında, o sert iç eleştirmenin sesi de yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır.

Unutmayın: Kimse sizi, sizin kendinizi incelediğiniz kadar büyüteçle incelemiyor. Herkes aslında kendi dünyasındaki küçük telaşlarla meşgul.